Welcome, visitor! [ Register | Loginrss

0

İki devden büyük işbirliği

| Genel | 31 Ekim 2013

İki gıda devi McDonald’s ve Kraft Foods, kahve markası MCCafe’nin satış ağını genişletmek için işbirliği yapma kararı aldı. İki şirket tarafından dün yapılan açıklamaya göre, McDonalds’ın kahvesi gelecek yıl restoranların yanı sıra, süpermarketler gibi pek çok yerden de temin edilebilecek.

McDonald’s ve Kraft Food, önümüzdeki yıl fast food devinin kahve markası olan McCafe’yi, market raflarına taşımak ve satış ağını genişletmek için güçlerine birleştirme konusunda anlaşmaya vardıklarını açıkladı.

Kraft food CEO’su Tony Vernon, yaptığı açıklamada tüketicilerin McDonald’ın kahvesini yalnızca restoranlarda değil evlerinde de diledikleri gibi hazırlayayıp içebilmeleri için ortak bir çalışma yürütüleceğini, Kraft markasının ürünün pazarlama sürecinde McDonalds’a gereken destek vereceğini ifade etti.

Önümüzdeki yıl ABD’ni pek çok şehrinde restoranlar dışında da satışına başlanması planlanan MCCafe’nin hem paket olarak kahve çekirdeği  şeklinde hem de anında tüketim için tek bardak şeklinde satın alınabileceği belirtildi.

0

Türkiye’de şeker hastalığı iki kat arttı

| Genel | 29 Ekim 2013

Türkiye’de son yıllarda şeker hastalıklarının iki kat arttığı ancak Karadeniz Bölgesi’nde artış olmasına rağmen bu oranın diğer bölgelere göre daha düşük olduğunu bildirildi.

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) Tıp Fakültesi Dekanı ve İç Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ekrem Algün AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’de son 10 yılda şeker hastası sayısının yüzde 7′lerden yüzde 13 dolayına çıktığını belirterek, “Türkiye’de şeker hastalığı son 10 yıldır iki kat arttı” dedi.

Karadeniz‘de de şeker hastalığının arttığını belirten Algün, “Karadeniz’de şeker hastalığı artıyor ama diğer bölgelere göre artış oranı biraz daha düşük. Yaklaşık yüzde 10, 11 gibi oranlar var. Bunun sebebi çok iyi araştırılmış değil, yalnız bazı öngürülerimiz var. Şeker hastalığı Karadeniz’de diğer bölgelere göre neden düşük olabilir, Karadeniz’de hala coğrafi koşullar oldukça ağır ve insanlar hala köylerde, yaylalarda çalışıyor, hatta maddi olarak problemi olmayanlar bile sırf zevk için çalışıyor. Bu nedenle şeker hastalığı oranı diğer bölgelerimize göre daha düşük olabilir” diye konuştu.

Prof. Dr. Algün, Karadeniz’de şeker hastalığı oranının düşük olmasında yöre insanının beslenme özelliklerinin de etkisi olabileceğini ifade ederek, “Karadeniz’de daha doğal beslenme ön planda. Bölgemizde 20 yaş üstü kişilerde şeker hastalığı oranı yüzde 10′un üzerinde ama Türkiye geneline göre biraz daha geri planda. Bunda doğal beslenmenin etkesi olabilir” ifadesini kullandı.

Şeker hastalarında bazı yanlış inanışların olduğuna, bunun da sağlığı olumsuz etkilediğine işaret eden Algün, şöyle devam etti:

“Bu mevsimlerde diyabetik hastalardaki ana problemlerden biri halk arasında bazı meyvelerin şekere iyi geldiği konusundaki yanlış inanıştır. Karayemişin şekere iyi geldiğine inanılır ve ağustos, eylül aylarında bol miktarda tüketilir. Kış geldiğinde ise greyfurtla ilgili benzer bir efsanenin zararlarını hastalarda görüyoruz. Greyfurtun ya da ekşi meyvelerin de şekere iyi geldiğine dair bir inanış var. Şekere veya gribe iyi geldiğine inanarak greyfurtu hastalar fazla tüketmeye çalışıyor, bu son derece yanlış. Çünkü meyvenin ekşi ya da tatlı olması asla ve asla şekeri yükseltip düşürmesi anlamına gelmiyor.”

“Şeker hastaları meyve tüketirken hekime danışsın”

Şeker hastalığında meyvelerdeki kalori miktarının önemli olduğuna işaret eden Algün, şunları kaydetti:

“Meyvenin içerdiği kalori ile tat farklı olaylardır. Greyfurt ile tadı daha iyi olan üzümün kalori değerlerine baktığımızda çok ciddi bir fark gözükmüyor. Oysa bizim öyle hastalarımız varkı ‘hocam kış geldi, taze grayfurt çıktı, ben günde 3-4 tane yiyorum ya da suyunu içiyorum’ diyor. Greyfurtu seviyor musunuz diyorum ‘hayır hiç sevmiyorum ama şekere iyi geliyomuş’ diyor. Bir de bakıyosunuzki şekeri çok yükseliyor. Bizim için meyvenin içerdiği şeker miktarı önemlidir, tadı önemli değildir ve kalori anlamında greyfurtun üzüme bir üstünlüğü yoktur. O nedenle şeker hastaları hekimine danışmadan bol miktarda bu tür meyveleri tüketmemeli.”

Prof. Dr. Ekrem Algün, şeker hastalarının hiç meyve yememesinin de doğru olmadığını söyleyerek, “Biz şeker hastası asla meyve tüketmeyecek demiyoruz ama meyve tüketimlerinde mutlaka hekimine veya hekiminin yönlendereceği beslenme uzmanına danışarak nasıl meyve tüketeceğine karar vermeli” dedi.

“Portakal suyu içene kadar portakal yiyin”

Meyve tüketirken meyve suyu yerine meyvenin kendisinin tüketilmesi gerektiğini anlatan Algün, sözlerini şayla tamamladı:

“Ne kadar doğal yöntemlerle hazırlanırsa hazırlansın meyve suyu yerine meyvenin kendisi tercih edilmeli. Bu hem şeker hastaları hem sağlıklı insanlar için böyle. Obezitenin bile en büyük nedenlerden biri meyve yemek yerine meyve suyu içmek. Sağlıklı beslenme için bir bardak portakal suyu içine kadar iki portakal yiyin. Diyabetik bir hasta, beslenme uzmanının ona günde önereceği ortalama meyve miktarı ne ise öğünlere bölerek ona göre meyve tüketmeli.”

0

Bebek Katili Öğretmeni Meslektaşları Anlattı

| Genel | 28 Ekim 2013

2 aylık bebeğini ölüme terk eden Seçil M.D.’nin mesleğinin ilk yıllarında melek gibi bir öğretmen olduğu ortaya çıktı. Kars’ta aynı okulda görev yapan meslektaşları anneyi “Çocuklara karşı iyiydi. Çocuklar da onu severdi” diye anlattı.

Kocaeli’nin Gölcük İlçesi’nde 2 aylık oğlunu evde tek başına bırakıp 9 günlük tatile giden ve bebeğin ölümüne neden olan Seçil M.D.’nin hayat hikâyesine AKŞAM ulaştı. Seçil M.D., Reşat Nuri Güntekin’in romanında olduğu gibi bir köy okulunda hayata atılmış.

ATAMASI YAPILMADI

Akşam’ın haberine göre; Öğretmen bir baba ile ev hanımı annenin çocuğu olarakAdana’da dünyaya gelen Seçil M.D. çocukları çok sevdiği için baba mesleğini seçti. Üniversiteyi bitirdikten sonra KPSS’ye giren Seçil M.D.’nin ataması yapılmadı. Bunun üzerine sözleşmeli öğretmenliğe başvurdu.

İLK GÖREV YERİ KAR

2008′de Kars’ın Kağızman İlçesi’ne bağlı Çengili Köyü’ne sözleşmeli öğretmen olarak atandı. Seçil M.D. dersleri boş geçen öğrencilere umut oldu.

“FARKLI BİR KİŞİLİĞİ VARDI”

Çengili’de 3 yıl görev yapan öğretmenin meslektaşları Seçil M.D.’yi bu sözlerle anlattı: “Farklı bir kişiliği vardı. Çocuklara karşı iyiydi. Ancak bizlerle diyaloğu çok fazla yoktu. Kendi dünyasında yaşıyordu. Sessiz ve içine kapanıktı. Ancak çocuklara karşı kötü bir tutumunu fark etmedik. Çocuklar da onu severdi.”

ASTSUBAYLA EVLENDİ

Seçil M.D. 3 yıl Çengili’de çalıştıktan sonra bir astsubayla evlendi. Gölcük’te görevli astsubay eşi sayesinde eş durumundan 2011′de tayini çıktı. Gölcük Yazlık İlkokulu’na tayin oldu. Eşinden 2012′de boşandı. Burada 2 yıl görev yapan Seçil M.D. bu yıl kadro alarak yeni okuluna atandı.

SEÇİL HOCA, BOŞ GEÇEN DERSLERE İLAÇ OLDU

Seçil M.D., Kars’a 30 kilometre uzaklıktaki Çengili Köyü’ndeki okula atandı. Okulda öğretmen açığı vardı ve öğrencilerin bazı dersleri boş geçiyordu. Seçil M.D. ile boş geçen dersler sona erdi.

 

0

Hangi Fanteziler Faydalıdır!

| Escort Bayan, Genel | 26 Ekim 2013

Birine çok kızdığımızda, öfke hissi o kadar güçlü olur ki,  o an tek seçeneğin intikam olduğuna inanırız. Peki, sonuç ne olur? Keşkeler peşimizi bırakmaz, arzuladığımız tek şey intikam olsa da sonuç bizi tatmin etmez. Çünkü öfke anında zihin kendini haklı çıkartmak için beş duyumuzu da göreve çağırır.  Örneğin, zihinden geçen düşünce acı ise görme duyusu, “ bir dakika dur kardeş, zihninin sana söylediğinden farklı bir alternatif daha var ona da bak” demeyip, sadece oradaki acıyı gösterecektir.  Yani zihnimizden geçen düşünceler acılı ise beş duyumuz da acı formuna girecektir. İşte düşüncelerin gücü buradan gelir.

Madem düşüncelerin böylesi bir gücü var, onları bize hizmet edecek şekilde kullanamaz mıyız? Tabii ki kullanabiliriz. Bunun için de zihnimizin gurusu olmalıyız. Örneğin, intikam anı geldiğinde intikam hissini yaratan düşüncenin tam zıddı başka bir düşünceyi yani içerisinde sevginin olduğu diğer bir alternatifi bulmaya odaklanabiliriz.Odaklanalım derken,  intikamı düşünmeyelim demiyorum, sadece o sihirli an geldiğinde intikam ile birlikte onun tam zıddı olanı da dikkate alalım diyorum.

Gerçek şu ki! Birine maddi yardım yapmak istiyorsanız önce cebinizde paranızın olması gerektiği gibi başkalarından dürüstlük, saygı, anlayış ve tolerans bekliyorsanız önce siz kendinize ve diğerlerine dürüst, saygılı, anlayışlı ve toleranslı olmalısınız. Bunun için de kendinize şu soruyu sorun, “ Bir playboy fantazisine mi? yoksa içerisinde sevgi ve huzurun olduğu fantezilere mi yatırım yapmak istersiniz? Hangi fantezi size daha çok hizmet eder?”

Her akşam bir iki dakika kadar o gün içerisinde sevgi ve huzur niyeti olan düşüncelerin yer aldığı fantezilere zaman ayırıp ayırmadığınızı kontrol edin. İmgeleme gücünüz o kadar güçlüdür ki, bir iki dakika içinde size istediğiniz bilgiyi sunacaktır. Sabah kalktığınızda ise, kendinize bir evvelki gece almış olduğunuz kararları hatırlatın. Bu şekilde hem kendinize hem diğerlerine hizmet etmiş hem de sürekli fantezi peşinde koşmuş olursunuz. Ben buna bir taşla iki kuş vurmak derim.

0

Çok zengin bir kaynak

| Genel | 25 Ekim 2013

Nuh Naci Yazgan Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neriman İnanç, sağlıklı beyin gelişimi için ilk iki sene anne sütünün çok önemli olduğunu belirterek, sonrasında da çocukların beslenme ve gelişimi için günde 2 bardak süt içilmesi gerektiğini bildirdi.

İnanç, yaptığı yazılı açıklamada, beyin gelişiminin anne karnında başladığına dikkati çekerek, bu gelişimin doğumdan sonraki ilk iki yılda hızlı bir gelişim gösterdiğini belirtti.

Yetersiz beslenmenin, beyin yapısına etki ederek hafıza ve öğrenme yeteneğini etkilediğini vurgulayan İnanç, beyin gelişiminde etkili olan mineral ve vitaminlerin vücuda alınabilmesi için çocukların düzenli olarak süt içmesi gerektiğini ifade etti.

ANNE SÜTÜ BİTSE DE SÜTE DEVAM

Prof. Dr. İnanç, anne sütüyle geçen 2 sene sonrasında da çocukların süt tüketiminin aynı sıklıkta devam etmesi gerektiğini işaret ederek, “Beyin gelişi­minin kritik döneminde, yetersiz beslenmeden kaynaklanan hasar geçici olmayacaktır. Sağlıklı beyin gelişimi için ilk iki sene anne sütü çok önemlidir. Sonrasında da çocukların beslenme ve gelişimi için günde 2 bardak süt içilmesi gerekmektedir. Süt, başta protein olmak üzere kalsiyum, fosfor, magnezyum, potasyum, çinko gibi iskelet sistemimiz için gerekli olan tüm besin öğelerini içermektedir. Çocukların büyüme ve gelişme döneminde süt, gerçek anlamda yaşamsal bir sıvıdır. Çocuğun beyin gelişiminde ihtiyaç duyulan vitamin, iyot, çinko ve folik asit gibi vitamin ve mineraller sütün içinde bol miktarda bulunmaktadır” görüşlerini kaydetti.

SÜTÜN İÇİNDEKİ YAĞ ÇOCUKLAR İÇİN ÖNEMLİ 

Düzenli içilen iki bardak sağlıklı sütün, çocukların günlük mineral ihtiyacının büyük bir kısmını karşılayabildiğinin altını çizen İnanç, şunları kaydetti:

“Sütün içerisinde bulunan yağ, çok zengin bir enerji kaynağıdır ve esansiyel (mutlaka dışarıdan alınması gerekli) yağ asitleri ile A, D, E, K vitaminlerini de barındırması açısından önemlidir. Tüm bu gerekli elementlerin de paketlenmiş ürünlerde, açık alınıp kaynatılarak tüketilen ürünlere oranla çok daha fazla bulunduğunu vurgulamamız gerekir. Kahvaltıda düzenli içilen sütle okul başarısı da yükselmektedir. Okul döneminde kahvaltıda iki bardak süt içen çocukların bilişsel performansının daha iyi olduğu, soyut düşünce, kavramlaştırma, genelleme ve problem çözme gibi zihinsel faaliyetlerine olumlu etki yaptığı görülmüştür. Güvenli besin olması açısından da ambalajlı sütlerin tercih edilmesi gerekmektedir.”

0

Balıkların seks hayatı, halkı uykusuz bıraktı

| Genel | 24 Ekim 2013

İngiltere’nin Southampton bölgesindeki Hythe kasabasında haftalardır halkın uykusuz kalmasına neden olan uğultunun, kasaba yakınlarındaki halice yerleşen balon balıklarının çiftleşme döneminde çıkardıkları ses olduğu ortaya çıktı.

Akşam 22.00 civarında başlayan ve güneş doğana dek devam eden uğultu nedeniyle birçok ailenin geçici olarak başka şehirlerdeki akrabalarının yanına taşındığı açıklandı.

Bilim insanları erkek balon balıklarının çiftleşme dönemlerinde partner bulabilmek için oldukça yüksek frekanslı sesler çıkardığını söyledi.

0

İşte mazot fiyatının çıkış öyküsü

| Genel | 22 Ekim 2013

Türkiye’de 2.3 milyon dizel otomobilin sahibi bu sorunun yanıtını merak ediyor: “Motorin fiyatları neden artıyor, artmaya devam edecek mi?” Sektör yetkililerine göre, bu artışın arkasında da ABD’deki kaya gazı devrimi var. ABD, Avrupa’dan artık daha az benzin ithal ettiği için, benzin fiyatı düşerken, Türkiye’nin de içinde bulunduğu Akdeniz piyasasında benzinle motorin arasındaki makas daralıyor.

ANADOLU Ajansı’nın önceki gün yayınladığı haberde, mazotun litre fiyatının geçtiğimiz yıla göre yüzde 11.1 arttığı, benzin ile olan farkın 36 kuruşa kadar indiği kaydedildi. Geçtiğimiz yıl eylül ayında motorine yapılan ÖTV düzenlemesinin de yüzde 11’lik artışta etkili olduğu ifade edilirken, yılbaşından bu yana ise motorinin fiyatının benzinin iki katı arttığı görülüyor. Buna göre, benzinin pompa fiyatı yılbaşında 4.65 lirayken, bugün 4.79 liraya yükseldi. Böylece benzinde yılbaşından bu yana 14 kuruş, yani yüzde 3’lük fiyat artışı oldu.  Öte yandan yılbaşında katkı yapılmamış motorinin fiyatı 4.10 lirayken, bugün 4.36 liraya yükseldi. Bu da motorinde 26 kuruşluk, yüzde olarak 6.3’lük artış anlamına geliyor. Sektör yetkililerine, “Bu artış bir trend mi” diye sorduğumuzda, buna bir trend demek için daha çok erken olduğu ifade ediliyor. Sektördeki hâkim görüşe göre, tüketicilerin cebini yakan bu artışın arkasından da “kaya gazı devrimi” çıktı.

YİNE Mİ KAYA GAZI 

Motorinde son dönemde gözlenen artışın daha çok uluslararası piyasalardaki ürün fiyatlarıyla alakalı olduğu ifade edilirken, Türkiye’nin içinde olduğu Akdeniz piyasasında da benzin ve motorin fiyatları arasındaki makasın daraldığı görülüyor. Petrol Piyasası Kanunu’na göre Türkiye’deki akaryakıt fiyatlarının, en yakın uluslararası piyasa konumundaki Akdeniz Çanağı ülkeleriyle uyumlu olması gerekiyor. Bir sektör yetkilisi, kaya petrolü sayesinde ABD’nin benzin ithalatçısı konumundan neredeyse çıkmak üzere olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:
“Avrupa ve Akdeniz piyasasına baktığınız zaman bu coğrafya motorini kıt, benzini fazla olan bir coğrafya. Türkiye dâhil olmak üzere Avrupa, motorin ithal ediyor, benzin ihraç etmeye çalışıyor. Avrupa’nın benzin fazlası, motorin açığı var. Benzin fazlasını ağırlıklı Kuzey Amerika’ya gönderiyor. Motorin açığını ağırlıklı Rusya ve Hindistan’dan ithal ediyor. Benzin fiyatları açısından Amerika’nın talebi belirleyici oluyor. Motorin fiyatları açısından Avrupa ve Türkiye’nin talebi belirleyici oluyor. Motorin talebi Avrupa coğrafyasında az miktarda artıyor, Amerika’nın benzin ithalatında ise azalma var.”

TON BAŞI FARK 21 LİRA

Diğer bir sektör yetkilisi ise yılbaşında Akdeniz piyasasında benzinin fiyatının 1751 TL/ ton, motorin fiyatının ise 1704 TL/ton olduğunu kaydederek, yılbaşında Akdeniz piyasasında benzin ve motorin arasında ton başına 47 liralık fark olduğunu söyledi. Buna karşın,  bugüne baktığımızda benzinin fiyatı 1913 TL/ton iken, motorinin fiyatı 1891 TL/ton. Yani aradaki fark ton başına 21 liraya düşmüş durumda. Söz konusu sektör yetkilisi, bu konuda şunu söyledi: “ABD’de benzine olan talep düştüğü ve Akdeniz bölgesinden Amerika’ya ihracat azaldığı için benzin fiyatları göreceli olarak baskı altında. Dünyada motorinde artan, benzinde düşen bir talep var. Yeni rafineriler ile üretilecek motorin artan talebi karşılamaya giderken, benzin fazlası çoğalacak.”

Dönemsel olabilir

SEKTÖR yetkilileri, benzin ile motorin arasındaki makasın kapanma eğiliminin devam edip etmeyeceği konusunda, şu anda yeterli veri olmadığını, önümüzdeki günlerdeki dengelere bağlı olarak gelişmelerin izlenmesi gerektiğini söylüyor. Bir sektör yetkilisi şunları söyledi: “Dünya piyasalarında motorine bir kayış var, talebin fazla olmasından ve rafinerilerin belli bir kapasitesi olmasından dolayı arz tarafı belirli iken, talep tarafında artış olunca, motorinde piyasa dinamiklerinin dışında bir artış oluyor. Artı Avrupa motorini ısıtma amaçlı kullanıyor. Türkiye’de de ağırlıklı motorine yönelme var. Gelecekte ne olur? Biraz konjonktürel de olabilir.”

Rafineride ucuz, pompada pahalı

TÜPRAŞ’ın rafineri satış fiyatları incelendiğinde, benzinin yılbaşındaki rafineri çıkış fiyatının 1.36 lira, bugün ise 1.47 lira olduğu görülüyor. Motorinin rafineri çıkış, yani vergisiz fiyatı ise yılbaşında 1.44 lirayken, bugün 1.65’e yükseldi. Bu fiyatlara bakıldığı zaman, benzinin rafineri çıkış fiyatı bugün itibariyle motorine göre 18 kuruş daha ucuz. Ancak vergiler eklendiğinde benzinin üzerinde litre başına 2.18 lira, motorinin üzerinde ise litre başına 1.60 liralık ÖTV var. Yani litre başına benzine 58 kuruş daha fazla ÖTV uygulanıyor. Bu verilere göre, rafineriden çıkış fiyatı motorine göre daha ucuz olan benzin, üzerindeki yüksek vergi nedeniyle pompada çok daha pahalı hale geliyor. Bugünkü fiyatlar ile bakıldığında, bütün vergilerin eşitlenmesi durumunda benzin, pompada motorinden daha ucuz hale geliyor.

0

Çok yanlış yaptık

| Genel | 21 Ekim 2013

Bakterilerin antibiyotiklere karşı dirençli hale gelmesi nedeniyle tıp dünyası uzun süredir endişe içinde. ABD’nin önemli yayın organlarından Newsweek dergisi, tıp dünyasında büyük bir antibiyotik paniği yaşandığını, bakterilerin bu ilaçlara karşı dirençli hale geldiğini duyurdu. Doktorların çok basit hastalıklara da antibiyotik tedavisi uygulaması tıp dünyasında büyük bir hata olarak kabul ediliyor.

Newsweek, bundan 3 yıl önce yayınladığı haberde tıp dünyasında büyük bir antibiyotik paniği yaşandığını, bakterilerin giderek artan bir şekilde bu ilaçlara karşı dirençli hale gelmesinden endişe edildiğini yazmıştı. Aradan geçen 3 yılın ardından aynı dergi, dünkü sayısında bu korkunun gerçek olduğunu ilan etti. Dergiye konuşan George WashingtonÜniversitesi Tıp Fakültesi’nden Dr Lance Prince, “Kamu sağlığına yönelik tarihte karşı karşıya olunan en büyük tehditlerden biri” diyerek “Daha önce antibiyotikle rahatlıkla tedavi edebildiğimiz küçük enfeksiyonları tedavi edemeyecek hale geldik” ifadesini kullandı.

BİRÇOK HASTA ANTİBİYOTİKLE TEDAVİ EDİLEMİYOR

Stanford Üniversitesi’nden David Relman da, “Pratisyen doktorlara, ‘içinizde son dönemde antibiyotikle tedavi edemediğiniz enfeksiyonla karşılaşan var mı?’ diye sorduğumda çoğu el kaldırdı” diye konuştu. Antibiyotiklere karşı dayanıklı bakterilerin ortaya çıkışında en önemli sorumlu bilinçsiz anitbiyotik kullanımı olarak gösteriliyor.

“ÇOK KÜÇÜK RAHATSIZLIKLAR İÇİN ANTİBİYOTİK VERİLİYOR”

Hem doktorların bu ilacı çok küçük rahatsızlıklar için bile vermesi hem de hastaların çok sık antibiyotik kullanması bakterilerin de mutasyona uğrayarak kendilerini bu ilaçlara karşı dayanıklı hale getirmesine sebep oldu. ABD’deki salgın hastalıklarla mücadele eden CDC uzmanı Tom Frieden, “Antibiyotik sonrası döneme girmek üzereyiz” diyerek bel soğukluğu, ishal gibi antibiyotik tedavisiyle kolayca geçen hastalıkların ölümcül hale geldiğini ve ilaçlara yanıt vermediğini söyledi. CDC verilerine göre sadece ABD’de her yıl 2 milyon kişi antibiyotik dirençli bakterilerden enfeksiyon kapıyor, bunların 23 bini ölüyor. Anitbiyotiklerin kullanım dışı kalması tıp için kâbus anlamına gelecek. Çünkü bu ilaçlar sadece enfeksiyon tedavisinde değil, kemoterapi alan hastalar ve organ nakilleri için de kritik öneme sahip.

0

Sekse ne kadar hazırsın?

| Genel | 20 Ekim 2013

Bu süreçlerin birinde aksama yaşandığında ortaya cinsel fonksiyon bozuklukları çıkıyor

Memorial Hastanesi Cinsel Sağlık Merkezi’nden kadın hastalıkları ve doğum uzmanı Op. Dr. Dilek Uslu Erdoğru, konuyla ilgili bilgi verdi: “Cinsel soğukluk, devamlı ya da aralıklı ancak tekrarlayan şekilde görülebilir. Cinsel uyarılmaya erişmekte yetersizlik veya seksüel aktivite tamamlanana kadar uyarılmayı muhafaza edememe ortaya çıkar. Çok sayıda alt tipi vardır. Yaşam boyu süren veya sonradan kazanılmış türleri de olabilir. Cinsel ilişki sırasında kadın sürekli veya tekrarlayan şekilde uyarılmayı muhafaza edemez ve cinsel tahrikte gereken ıslanma, genital damarlarda genişleme oluşmaz.
50 yaşından büyük, eşiyle zayıf iletişimi olan, partnerinde sertleşme, erken boşalma veya cinsel isteksizlik bulunan kadınlarda daha yaygındır. Cinsel fonksiyon bozukluklarında dolaşım ve nörolojik fonksiyonlara en duyarlı bozukluk tipi, cinsel uyarılma bozukluğudur. Diyabet, uyarılma fazında en çok soruna yol açan hastalıktır. Diyabetik kadınlarda cinsel bölgede uyarılma ve vajinal sıvı üretimi azalmıştır. Vajinal atrofi denilen haznenin incelerek kurumasıyla seyreden durum nedeniyle ağrılı cinsel ilişki ve enfeksiyonlarda artma yaşanır. Östrojen tedavileriyle şeker hastalığının meydana getirdiği vajinal patoloji düzelir. Bu hasta grubunun doktor kontrolünde hormon tedavisi alması, cinsel fonksiyon bozukluğunu tedavi etmede çok başarılı.
Fiziksel ya da  psikolojik olabilir
Orgazm bozukluğu, normal cinsel uyarılma fazından sonra sürekli orgazm yokluğu veya gecikmesi şeklinde ortaya çıkan bir durum. Bu hastalık fiziksel, psikolojik veya farmakolojik kökenli olabilir. Selektif serotonin geri alım inhibitörleri depresyon tedavisinde sıklıkla kullanılan ilaçlar olup, orgazmı geciktiren ya da tümden yok eden en önemli ilaç grubunu oluşturur. Diyabetik nöropatiler, multiple skleroz, cerrahi ameliyat komplikasyonları, pelvik travmalar, hormonal dengesizlikler, rahmin alınması, omurilik kanal yaralanmaları, doğum, vulvodinya (ağrılı vulva) ve kalp-damar hastalıkları orgazmik bozuklukları yol açabilir.
Kopuk iletişim etkenlerden biri
Eşiyle iletişimde kopukluk, eşinin erken boşalma veya sertleşme sorunlarının olması, kadın orgazm fonksiyonunu azaltan etkenlerden. Ayrıca beş yıldan az evli olanlarda daha sık görülür çünkü çift birbirini henüz tanıma aşamasındadır. Orgazm olamama sorunu yaşayan kadınlar, klitoral orgazm yaşıyor fakat cinsel birleşme anında orgazma ulaşamıyorsa, farklı tekniklerle orgazm olmayı öğrenebilir. Bu teknikler sayesinde kadınların yüzde 80’i başarılı olur.
İlaç ve cihazlar yardımıyla   tedavi edilebilir 
İlaçlar, düz kaslarda gevşeme ve cinsel bölgedeki kan akımında belirgin bir artış meydana getirebilir. Cinsel istek azlığı tedavisinde yeri olmayan ilaçların bazıları da orgazmı artırması nedeniyle tercih edilir. Klitoris, vajenin üzerinde bulunan bir organ. Dört bin sinir sonlanması içererek ki bu sayı, peniste bulunan sinir sonlanma sayısının iki katıdır. Kadının haz almasını sağlayan başlıca organdır. Venüs tepesi veya bızır olarak ta adlandırılır.
Klitoral vakum pompası, kan akımını artırarak cinsel hissi ve uyarıyı tedavi eder. FDA tarafından onaylanan tek  mekanik cihazdır. Vakum özelliğiyle klitoral damarların genişlemesini sağlar. Klitoral kan akımının artmasıyla vajinal lubrikasyon denilen haznenin kayganlaşması, orgazm ve böylece  cinsel tatmin sağlanır.”

0

Bayram alış-verişinde ‘tuzak’ uyarısı

| Genel | 19 Ekim 2013

TÜDER Genel Başkanı Aydın Ağaoğlu,”Satıcıların vitrinlerinde yüzde 90’a varan indirimlerden söz etmesi, çoğunlukla tüketicileri mağazaya çekmek için kurgulanmış yalan senaryolardır” dedi.

Tüketiciler Derneği (TÜDER) Genel Başkanı Aydın Ağaoğlu, “Satıcıların değişik duyuru yöntemleri, ilan veya vitrinlerinde yüzde 90’a varan indirimlerden söz etmesi, çoğunlukla tüketicileri mağazaya çekmek için kurgulanmış yalan senaryolardır” dedi.

Ağaoğlu, yaptığı açıklamada, bazı firmaların Kurban Bayramı’na sayılı günler kala indirim, çeşitli hediyeler ve taksit imkanlarıyla tüketicilere yönelik “saldırgan pazarlama” yöntemlerine başvurduklarını anlattı.

Her bayram olduğu gibi sevdiklerine bayramlık almaya hazırlanan tüketicilere bazı firmaların “muhtelif tuzaklar” kurduğunu savunan Ağaoğlu, “Satıcıların değişik duyuru yöntemleri, ilan veya vitrinlerinde yüzde 90’a varan indirimlerden söz etmesi, çoğunlukla tüketicileri mağazaya çekmek için kurgulanmış yalan senaryolardır” ifadesini kullandı.

Page 1 of 212

Warning: Missing argument 2 for wpdb::prepare(), called in /home/rambo2/public_html/wp-content/themes/classipress/includes/sidebar-popular.php on line 31 and defined in /home/rambo2/public_html/wp-includes/wp-db.php on line 1147
  • Çok sayıda kadın kaçırıldı

    by on 29 Nisan 2014 - 0 Comments

    izmir escort haber servisi Nijerya'nın kuzeydoğusundaki Borno eyaletinde bir rahip ile çok sayıda kadının kaçırıldığı bildirildi.   Eyalet...

  • Mazaret Sınavları Başladı

    by on 10 Mayıs 2014 - 0 Comments

    izmir escort haber servisi:Milli Eğitim Bakanlığınca (MEB) bu yıl uygulamaya geçilen Temel Öğretimden Ortaöğretime Geçiş Ortak Sistemi kapsamında...

  • İzmir Escort Sevgi

    by on 30 Nisan 2014 - 0 Comments

    Selam Beyler, Ben Sevgi, 22 yaşında, üniversite mezunu, 1,66 boyunda, 51 kiloda diksiyonu düzgün, fizik olarak çok seksi ve çıtır, ruh olarak çok g...

  • Usta Sanatçı Yaşama Veda Etti

    by on 10 Mayıs 2014 - 0 Comments

    izmir escort haber servisi:Müzisyen Selim Sesler, bir süredir kalp yetmezliği nedeniyle tedavi görüyordu. Sesler, kariyerinin ilk yıllarında Ferhan ...

  • LG G3’ün çıkış tarihi doğrulandı

    by on 1 Mayıs 2014 - 0 Comments

    izmir escort haber servisi:LG'nin merakla beklenen en yeni amiral gemisi LG G3'ün çıkış tarihi belli oldu. Furkan Yaldız Yılın merakla beklenen akıll...

    analcı escort izmir bayan escort escort bayan izmir escort com escort izmir eskort ilan eskort kızlar eskortlar genç çıtır escortlar Hande Ataizi izmir elit escort bayanlar izmir escort izmir escort bayan izmir escort bayanlar izmirli escort bayanlar izmirli genç liseli körpe escort modeller izmir çıtır eskortlar lolita escort kızlar www izmir escort net çıtır escort bayanlar İzmir Çıtır Ateşli escort kızlar

    izmir escort

    travesti izmir

    izmir escort

    izmir escort

    izmir escort

    izmir escort

    izmir escort

    travesti

    masöz izmir

    escort izmir

    izmir web tasarım